Risk almaz isek, hayatımız coşkulu olmazmış, daha doğrusu biz insan olmazmışız (İnsanı Tanımak üzerine aldığımız eğitimde hocamız böyle anlattı)....
Ha bu risk, öyle büyük bir risk de olmak zorunda değil. Yani bir kişi dedi diye, gidip bütün paranı dövize,borsaya yatırmak gibi gözü kapalı bilinmezliğe girmek anlamında değil. Küçük, ama sonunda bize yeni tecrübeler açması çok muhtemel olanlardan olabilir. Örneğin birisine "seni seviyorum" demek gibi (dedi hocamız, ben demedim (!) ).
Peki, insanda coşku nedir? Eğer, biz ağlayabiliyorsak yarı insan oluyoruz, bir de gülebiliyorsak işte o zaman tam insan oluyoruz. Yani coşku varsa, insanız (yoksa sanırım Ot oluyoruz)..İnsan olarak yaşamaya devam etmek için, çevremizde de aynısını arıyoruz: Arkadaşlıklarda,ailede,birlikteliklerde..
Bunun bir uzantısı da sanırım gusto, haz...Hazlarımız, bize yaşadığımızı hatırlatan şeyler değil mi? (Bununla ilgili birkaç anımı Şubat arşivine ekleyeceğim).
Peki Güvende olmak? Tabii güzel. Ama, "Hiçbirşeye dokunmayayım da, binyıl yaşayayım" derken, ne kadar coşkuyla, ne kadar insan olarak yaşamış oluyoruz?
No comments:
Post a Comment