Thursday, 22 December 2011

Mutluluk Havuzu

Saat 18.
Hava soğuk,
Bedenim halsiz,
Kafam yorgun,
Kalbim boşlukta,
Aklım bir tarafta kalk gidelim derken, diğer tarafta  gir-yüz diyor.
Bu tip zamanlarda insan evladının seçtiği en kolay şey, evinde, sıcak evinde, rahat giysileri ile uzanıp, bir çay kahve içip, birşeyler izlemek ve olduğu yerde uyumaktır.
Bunun depresyona giden yol olduğunu anlamam uzun yıllarımı aldıJ Ah şu deneyimler...
Bir elimde havuz çantam, bir elimde laptop çantam ayaklarım geri geri giderek, girdim Enka yollarına, gözlerim yarı kapalı.
Takım arkadaşlarınız bizimki kadar eğlenceli ise, o ortamdan kuru çıkmanız mümkün değil. Yani dönüşüm yok, bu antremanı yapacağım..
Sürüne sürüne havuzun başına geldim, zorlaya zorlaya kendimi suya fırlattım.
Dışarısı soğuk, su sıcaklığı da nasibini almış. Önce 1 kulaç,sonra diğeri...Yavaş yavaş ruhumun, bedenimde tekrar vuku bulmasını, hayranlıkla izliyorum...Peki nasıl oluyordu bu?
Spor denilen şeyin insana mutluluk vermesi böyle birşey mi? Sanırım Evet..
Sonra yan kulvarlarda yüzenleri izledim. Her kulaç, suya bir ölçek Serotonin katıyorsa, bu 25lik havuzda tonlarca su – pardon tonlarca mutluluk-  olmalıydı.  Ben her hareketimde kendimden bir ölçek havuza bıraktığım gibi, buradan da çokça içime çekiyordum.
Başlangıcını düşününce sonraki bir buçuk saatlik, pek de küçümsenmeyecek antremanı nasıl bitirdiğimi bilmiyorum. İşte bu da günün küçük mucizesi.
Aslında çevremizde bizi mutlu edecek bir sürü şey var, hepimiz aynı havuzun çevresindeyiz. Sızlanmak, kabuğumuza çekilmek yerine, bunları görmeye çalışmak, mutluluk havuzuna bir dalış yapmak neden daha kolay bir yol olmasın? J
Mutlu kalın.


No comments:

Post a Comment